Hücre ölümü, yani nekroz, uzun süredir biyolojik sistemlerde kaçınılmaz bir son olarak kabul ediliyordu. Ancak Oncogene dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, bu görüşü tamamen sarsacak nitelikte. UCL, Harvard, Mayo Clinic, NASA, ESA gibi dünyanın önde gelen bilim ve sağlık kurumlarından araştırmacılar, nekrozun yalnızca bir son değil, yaşlanma sürecinin ve pek çok kronik hastalığın temel tetikleyicisi olabileceğini ortaya koyuyor.
Çalışmaya göre, hücre içi kalsiyum dengesinin bozulmasıyla başlayan bu kontrolsüz ölüm süreci, çevre dokulara toksik maddelerin yayılmasına ve zincirleme enflamasyon reaksiyonlarına yol açıyor. Bu da böbrek yetmezliği, kalp hastalıkları, Alzheimer gibi yaşa bağlı birçok sağlık sorununu tetikliyor. Özellikle böbrekler üzerinde nekrozun etkisi büyük. 75 yaşına gelmiş bireylerin neredeyse yarısı yaşla ilişkili böbrek hastalığı yaşıyor. Çalışma, nekrozu hedef alarak bu hastalıkların önlenmesinin mümkün olabileceğini öne sürüyor.
UCL’den Dr. Keith Siew:
“Kimse ölüm hakkında konuşmayı sevmez, hücre ölümü hakkında bile. Ancak eğer hücreler ölürse, dokular ölür, biz de ölürüz. Peki ya nekrozu durdurabilseydik?”
Dahası, Hücre ölümü yani nekrozun sadece dünyada değil, uzayda da yaşlanmayı hızlandıran bir unsur olduğu belirtiliyor. Uzay yolculuklarında mikro yerçekimi ve kozmik radyasyon nedeniyle hücresel bozulmalar artıyor. Bu nedenle, nekrozu kontrol altına almak, sadece uzun ve sağlıklı bir yaşam için değil, aynı zamanda derin uzay keşiflerinin sürdürülebilirliği için de kritik bir adım olabilir.
Dr. Kern (LinkGevity CEO’su):
“Eğer nekrozu (geçici bile olsa) durdurabilirsek, yıkıcı döngüleri kaynağında kesmiş oluruz. Bu da normal hücre bölünmesinin ve hatta yenilenmenin yolunu açabilir.”
Nekrozu önlemek ya da durdurmak, yalnızca hastalıkları engellemekle kalmayabilir, aynı zamanda doku yenilenmesini ve sağlıklı hücre bölünmesini yeniden mümkün kılabilir. Bu da yaşlanmayı yavaşlatma ve iyileşmeyi hızlandırma potansiyelini taşıyor.
Daha Fazla Güncel Haberler İçin BIOSSCOPE